31 Ocak 2012

Gökten Pamuk Yağıyooorr!!

   Tanrı'nın varlığına inanmamak içten deği., Bu pamuklar nasıl birbirlerine değmeden ve bu kadar muntazam bir şekilde yere düşüyorlar? Yıllar önce bir yerde okumuştum tüm kar kristallerinin görünüşleri birbirinden farklıymış, tıpkı yeryüzünde yaşayan milyonlarca insan gibi. Nasıl ki parmak izimizin bir benzeri daha yoksa, kristalden karlar da eşsizmiş.

    Eviniz sıcaksa, hastalığınız yoksa, huzurluysanız, keyfiniz yerindeyse camın ardından gözüken kar size de eşsiz gelebilir. İzlerken tüm hayallerinizi biriktirir ya da eskileri sandıklardan çıkarır yeniden yeniden düşünürsünüz belki de.

    Ya da bizim gibi kendinizi ''kar''lamak, ruhunuzu ''ak''lamak, bu buzdan ve beyazdan ülkenin bir kahramanı olmak ister kendinizi , -5'lik havaya bırakırsınız. Üşümeden, üşenmeden...



                                                             Küçük yalnız çam ağacı:)


                                            Bu yazının şarkısı da  bu  olsun.İyi dinlemeler veee                       
                                                                     Beyaz geceler!!!

Hand made Poşetlik

    Geçen gün biriken naylon poşetlerden sıkılıp hepsini sıkıştırdığım köşeden çıkardım ve şu ''poşetlik'' lerin ne kadar hayat kurtarıcı olduğunu düşündüm. Alışverişlerden, çarşıdan, pazardan ve bilimum yerlerden toplanan poşet yığını giderek büyümekteydi nedense atasım da gelmiyor hiç birini:) Neyse, eşimin annesine bu derdimi söylediğimde bana böyle bir hediye yapacağı hiç aklıma gelmemişti:) El emeği, göz nuru bir poşetlik amca yapmış, gözleriyle şirin cebiyle, burnuyla dudağıyla uğraşmış renkleri de çok tatlı olmuş. İşte burda, adını da ''hüsmen'' koydum:) Torbaları yiyince şişman bir amca oluyor çünkü, ben çok sevdim. İşte bu da ''hüsmen''in resmi:



                                       

24 Ocak 2012

Yok yok hiç dedikodu yapmadık(!)

  Heyy, nasılsınız değerlilerim:) Yeni bir hafta başladı yine, beni tanıyanlar bilir ikinci üni. yi de okuyup bitirme çabaları içindeyim.Bu hafta sonu da ''sosyoloji'' finalleri vardı. Bitirdim alnımın akıyla şimdi geçtik mi kaldık mı -düşüncesi sardı tabi:) Ama büyük bir rahatlık içinde olduğum yadsınamaz.

  Bu aralar havanın da soğukluğundan kaynaklanan evde kızlarla buluşmalar giderek artar pozisyonda. Severim misafirleri, ama onları misafir olarak görmeyi pek sevmem, kendilerini evinde hissetsinler diye elimden geleni yaparım. Kızlar toplanıp toplanıp yeni evli arkadaşlarına gelirken elleri boş gelmemişler, hepsi içlerinden gelen sevimlilikleriyle bana uygun bir şeyler bulup almışlar.

  Pazar günü boncuğum , takım olarak sürekli fark attıkları(!) bir basket maçına daha gitmişken bizde ortaokul kankişleriyle buluştuk. Yıllar geçmiş üstünden eski fotoğraflara, yapamadığımız dans gösterilerine kahve-kek- kurabiye üçlüsüyle dem vurduk. Çokça güldük.



    Kızlar gelirlerken Anthurium, Türkçe adıyla Flamingo çiçeği almışlar. Çok sağlam bir bakıma ihtiyacı olan bu bitki aslında yerini, kabını ve bizi severse uzun yıllar onunla yaşayabileceğimizi de söylüyor. Bu capcanlı kırmızı rengini nasıl koruyabileceğim hakkında bilgisi olan deneyimli Flamingocular varsa onların yardımlarını bekliyorum:)


    Pazartesi zorlu çabalar sonucu buluşup gelen lise arkadaşım ve onun tatlı ev arkadaşı ile de-- yok, yok dedikodu yapmadık! Bu konuda gayet masumuz. NG'nin yıllardır bahsettiği ev arkadaşıyla sanki yıllardır tanışıyor gibiydim. Samimi, sıcak ve güleryüzlü bir arkadaşa daha sahip olduğum için sevindim. O da blogumdan aldığı tüyolar  ve evimin dekorasyonunda kullandığım objelere iyi dikkat etmiş olacak ki bana melekli biblolar almış:)



      Evime gelen hediyeler de başrolü üstlenen ''English Home'' dokuz yıllık biricik dostumu da etkilemiş olacak ki o da , dekoratif amaçla kullanabileceğim bu harika tabakları almış.




               Şimdiyse canımın içi annemi bekliyorum, yarın burda olacak ve mutlu edecek beni yine...

                                   Özlediklerinizin, sevdiklerinizin yanınızda olduğu günler dilerim...

19 Ocak 2012

Retromance

  Bu aralar İstanbul'da olma katsayım artmış durumda. Neden mi? Tekstil üzerine açılan bu süper ötesi mağazaları görünce ve online shopping fırsatlarının da olmayışı , beni onların bulundukları yerlere gitmeye, o atmosferi solumaya ve birbirinden güzel ürünleri keşfetmeye davet ediyor...

  ''Retromance'' ilk adını duyduğumda bende çağrışımı harika olan bir marka. Blogumda sıkça bahsettiğim Shabby Chic ve Provence stillerini içinde barındırması , modanın eskiye dönüş temasını ev tekstiline uyarlaması ve nostaljik dokunuşlarıyla beni benden aldı bile:;)



 
  Kadıköy, Şaşkınbakkal dolaylarında olan mağazaya gitmeden önce ürünlere bir göz atmak isterseniz işte buraya tıktık. Ben çok sevdim, Bursa'da görmek istediğimiz mağaza sayısı artmakta!!

  Facebook sayfalarında blogumu paylaşıpgüzel bir jest yaptığı için Retromance Genel Müdür'ü Canan Hnm.a teşekkürlerimi sunarım.

14 Ocak 2012

Karlı cumartesiniz nasıl geçiyor?

                                                                    Merhaba''

                                                  Karlı cumartesiniz nasıl geçiyorr?
                                             Biz mutlu, kalabalık, neşeli ve keyifliyiz.
                              Tüm hafta erken kalkmaktan bunalan bünyemiz sabah uykuya doydu...


                                           Güzel bir kahvaltıya pembe runnerımız eşlik etti...
                                           Karın yağışına sevindik, camları açıp seyre daldık...


      Özlediklerim, sevdiklerim yanımdaydı, yarın Uludağ'a gidip karlara bulanmak ve pistleri ağlatmak için anlaştık...
        Alice'in ''Harikalar Diyarı'na'' 3D boyutta konuk olduk...Rengarenk gözlüklerimizle evin içinde Eda Taşpınar'ı aratmadık:))




                                                            Kısacası ''biz'' mutluyduk.


                                                                         Peki ya siz,
                                            Sizin karlı cumartesiniz nasıl geçiyor- geçti- geçmekte:))

9 Ocak 2012

Mutluluk Çok Yakınında

  Televizyonda reyting alan dizilerin neredeyse yarısından fazlasının melodram olduğuna bakılırsa, günümüzde mutluluğu yakalamak her zamankinden daha zor.

  Bluebird: Women and New Psychology of Happiness kitabının yazarı Ariel Gore'ye göre, günümüzde kadınların çok fazla fırsat ve olasılığa sahip olması bu durumun bir nedeni olabilir: '' Ancak olasılıklar , beraberinde oldukça fazla baskı da getiriyor. Kadınların hem harika bir kariyere sahip olup hem mükemmel bir aile kurması , hem de bunları kolayca dengede tutabilmesi isteniyor. Sonuçta , asla olabileceği kadar mutlu ya da başarılı olmadığı düşüncesiyle sürekli olarak hayal kırıklığı içinde yaşıyorlar.'' Dahası bizi mutlu edecek şeyleri kolayca gözden kaçırabiliriz.
  Evlenmenin, çocuk sahibi olmanın ya da çok para kazanmanın bizi tatmin edeceği düşünülüyor. Oysa işler çoğu zaman böyle yürümez.


  '' Olduğundan daha mutlu olmak için ihtiyacın olan her şeye sahipsin. Yapman gereken tek şey, onlardan nasıl faydalanacağını öğrenmek.''

      Daha mutlu olmak için:

   1. Basit şeylerden keyif alın.
   2. Şükretmeyi bilin.
   3. Mutlu kişilerle takılın.
   4. Kıyaslamaktan vazgeçin.
   5. İşinizi sevin.
   6. Büyük resme odaklanın, ayrıntılarda boğulmayın.
 
  Uzun uzun cümlelerle yormak istemedim yine sizi, kısa ve öz, hayatın kendisi gibi.. Sadece maddeleri düşünün,  uygulamak size kalmış. Mutluluk sandığımız kadar uzakta değil... Bu saatte neden mi yazdım bunları? Bilmem, sadece içimden geldi...

                                                        Mutlu Kalın!



6 Ocak 2012

Madame Coco'dan Hediye

   Bazen koşulsuz şartsız yaparsınız bazı şeyleri, sevdiğiniz için, paylaşmak için.
   Bazen denize atılmalıdır iyilikler, balık bilmezse halik bilir derler, doğru da derler!
   Bazen ise alırsınız tohumlarını bir şeylerin, kimse ağacınızı taşlamaz, gölgenizde dinlenirken teşekkür ederler.
   İşte dün beni facebook sayfalarındaki yazılarıyla sevindiren marka Madame Coco ailesi, adına ve ürünlerine yakışır bir zerafet ile bana hediye göndermiş.

   Heyecanla açtığım kargo poşetinden üçlü el havlusu çıktı. Yılbaşı sonrası tam da ihtiyacım olan renkte ve güzellikte.





                                                      Teşekkürler Madame Coco!

5 Ocak 2012

Madame Coco

  Romantik Fransız tarzını yansıtan '' Madame Coco '' gidip görmeniz, atmosferini solumanız  ve keyiflenmeniz için birebir. Artık mağazalar, sattıkları ürünlerin tarzlarını yansıtmakta çok başarılı. Madame Coco'da da Paris sokaklarındaki butiklerin birindeymişsiniz gibi hissedeceksiniz. Ben çok beğendim, İstanbul'da hayran kaldım, Bursa'da da reklamlarını görünce çok mutlu oldum.Bir an önce gelsin:) İşte güzellikler...

















    Bu yazım aslında 5 Haziran'a ait, ama yenilemek istedim. Çünkü Madame Coco Ailesi facebook sayfalarında bana yazımdan dolayı  işte buradan  teşekkürlerini sundular.


    Siz de bu Paris atmosferini evinizde yaşamak ve romantizmin doruklarına ulaşmak istiyorsanız bu firmanın ürünlerini takip edin, facebook sayfalarından da izleyicileri olun. Böylece hem indirimlerden haberdar olur hem de online shopping fırsatlarını kaçırmazsınız. Benden söylemesi:)

4 Ocak 2012

Bu markayı not edin!

  Bu markayı bir kenara not edin, 2011'de tam da evlilik aşamasındayken nasıl fark edemediğime üzülüyorum...İki kardeş, aradıkları çeyizlik danteli bulamayınca akıllarına kendi işlerini kurma düşüncesi gelip oturmuş. İyiki de bulamamışlar! Sonucunda danteli yenilikçi bir anlayışla harmanlayan, meraklılarına Fransız danteli sunsalar da asıl hedefleri Türk dantelini yaşatmak olan bir marka yaratmışlar. İsmi de adı gibi ''Dantell''.

  Yaratıcı kimlikleriyle ön plana sahip kardeşler danteli modernliğe uygularken en çok kumaşlara dikkat ettiklerini, bu yüzden sezona hakim kumaş renklerini, trendleri takip ettiklerini belirtiyorlar. Ben, onları ve markalarını Marie Claire, Ocak sayısında tanıdım. Ancak İstanbul'da olup da Akmerkez'e veya Akaretlere yolu düşenler benden pek önce haberdar olmuşlardır muhakkak. Çünkü ürünler fark edilmeyecek gibi değil. Şuan sadece İstanbul'da şubeleri olan firmayı en yakın zamanda diğer şehirlerde özellikle de Bursa'da görmek ne güzel olur!!






      Marka: Tuvana Büyükçınar'ı ''konuk tasarımcı'' olarak markalarına katarak onun herkes tarafından kabul görmüş zevki ve gustosunu da  yansıtmayı başarmış. Evlilik hazırlığı yapan gelinlere özel dantel ayakkabı, sabahlık, söz nişan bohçaları,bornoz ve nevresim takımları , konuklara hediye olarak verilebilecek güzellikteki lavanta keseleri ve tea-lightların yanı sıra sipariş üzerine özel üretim de yapabiliyor.





    Firma üretken Türk kadınına da iş imkanı sağlıyor. Web sitelerindeki üret-yolla bölümlerinden kendilerine ulaşacak kadınlara da anlaşma sağlanırsa kendileriyle çalışma imkanı tanıyorlar. Türkiye'de hızla artan bu tarz mağazalar eskiye dönüşün hız kazandığını, giderek modernleşen toplumlarda geleneklerimize dönmenin içimizdeki sıcaklığını tartışmasız tetikliyor.

3 Ocak 2012

Coastal Decoration

            Hadi,  kışın iyice kendini hissettirdiği şu günlerde sahil evlerinden güzel karelerle ısınalım.


   Coastal stili, benim sıkça bahsettiğim ve hayranı olduğum country tarzıyla sahil evi tarzının birleşmesinden doğuyor. Yine ''ruhu olan'', modernlikten sıyrılmış, doğal ve sıcak renklerin kullanıldığı tasarımlara sahip evler...




    Deniz kabukları ve midyelerle oluşturulmuş aksesuarlar, mavinin tonları , denizi çağrıştıran gemi, martılar ve halat simgeleriyle bezenmiş tekstiller bu stilde sıkça kullanılıyor. Rahat koltuklar, davetkar evler... Türkiye'de bu tarzı yansıtan mağaza ise İstanbul'daki Coastal Homes. Bu tarz hoşunuza gidiyorsa ziyaret edebilir, birbirinden güzel tasarımlara sahip olabilirsiniz.





2 Ocak 2012

Nihayet'


   Nihayet sizlere herkesten sonra ''Mutlu Yıllar'' diyebiliyorum. Bir blogger olarak sizi biraz ihmal ettiğimin farkındayım ama güzel dileklerle geldim. Umarım sizin için en önemli olanı seçersiniz. 2012, 2011'in size veremediklerini versin. Mutlu, huzurlu, sağlıklı, terörsüz, doğal afetsiz, savaşsız bir yıl olsun. Giden yıl tüm sıkıntılarınızı da alıp götürsün...

              Şimdi dikkatlice ve hiç bir şey düşünmeden aşağıdaki resime bakın ve  ilk gördüğünüz üç şey 2012'de sizin olsun.



                  Ben neleri mi gördüm? Servet(!) , Neşe , Huzur. Bakalım siz neler göreceksiniz.

                                                    Bu Yıla:
    Beş tur oynadığımız  tombalada ''Tombaaalaa!!'' diyen hep ben oldum, çok ilginçti ama son el değiştirdiğim kartıma rağmen kazanarak,

    Milli piyangodan amorti bile tutturamadık ama tombaladan kazandıklarımla sevinerek,

    Yeni doğan yeğenimizin bir uyanık bir uyur hallerini izleyerek,

    Yanımızda olamayanları unutmayarak, daha büyük, daha kalabalık bir biçimde firesiz tüm sevdiklerimiz yanımızdayken gireceğimiz Yeni yılların hayalini kurarak,

    Ama hep herkes gibi umutla, neşeyle, içimden tuttuğum kocaman içi dopdolu mutluluklarla girdim.

                                                                    Huzurlu Yıllar!