23 Ağustos 2011

Gelinlik Telaşı

 Gelin olcağıma göre gelinlik almam gerek, evleniyorsam eğer o beyaz büyülü tasarımları deneyip birine 'işte bu' demem lazım...E o zaman vakti gelmişken gözüme kestirdiğim gelinlikçilerden randevu almalıyım!
 Hadi bakalım başlayalım gelinlik koşuşturmasına. Cumartesi öğleden akşama kadar çeşitli saat aralıklarıyla aldım randevularımı. Boncuğumu da yanıma alıp o heyecanı birlikte yaşamalıyız di mi ama? Sonra provalara gelmese de olur ama o ilk gelinliği denediğim an yanımda olmalı! Ben inanmıyorum o düğün öncesi gelini damat görmesin gelinlikle büyü bozulur vs kalıplara. Neden işin büyüsü bozulsun canım, bunca yıl hayalini birlikte kurduğunuz şeylerde tabiki de yanyana bulunulucak. O zaman gelelim gelinlik modellerine, hem sizlere de yardımcı olurum belki :)

  Hadi Başlayalım:
 Gelinlikte kuşağa bayılırım hele ki böyle güsel bi renk ve gelinlikle bu denli uyumlu olanlarına...



 Benim gelinlikte stilim sanırım ''romantik'' :) Çok sade ama bir o kadar titizlikle hazırlanmış detaylar, uçuşan tüller, doğal bir saç. Sonuç mükemmel!


  İnce bir fiziğim olduğu için balık model bir gelinlikte hiç fena olmaz diye düşünmekteyim. Pronovias imzalı alt resimdeki gelinlik gerçekten çok hoş. Ufak dantel detaylı kolları kullanılan fransız dantelinin kalitesiyle birleşince görüntü şükela!

 Ama gelinlikte ne kadar sadelikten yanaysam da kesinlikle duvak kullanmak istiyorum. Saç tokaları tüllü şapkalar yada çiçek formundaki saç süsleri bana göre değil. En azından gelinlik için tercih etmem. Uzun duvak, benim ardımdan bitmeyen bir masala yürüdüğümü simgelemeli:)




Yine pronovias'ın çok beğendiğim bir modeli..



 Gamze Özçelik'in dantel detaylı tülü de çok hoştu. Çıkarılabilir özellikte böyle bir şey düşünülebilir.Günün anlam ve önemine uygun. Tema 'Romantik' .



  Bu resimdeki modelin çok benzerini de ablam giymişti Akay'ın bir tasarımıydı. Gayet şık, zarif ve doğal..


 İşte bu düşüncelerle cumartesi günü başlıyorum ben de . Umarım sonsuz olur mutluluğumuz!

19 Ağustos 2011

Üzülmemeye Üzülmek

  Bugünlerde gündemimde her evlenecek kızın içine düştüğü şu ''ailemi bırakıyorum, onlarsız ne yaparım, ben evimi odamı nasıl bırakırım, babamın gözlerine bakınca ağlamaklı oluyorum...'' vs vs tripleri var. Kızlar haklı, çocukluk anılarıyla dolu ''baba'' ocaklarını bırakıp gitmek, annnelerinin mis kokan yemeklerini her akşam yiyemeyecek olmak, odasını, yatağını, çekmecelerindeki ilk gençlik anılarını bırakıp gitmek oldukça kötü bir şeydir.
  --Bir şeydir'' diyorum, çünkü bilmiyorum. Ben evlenmeden kurulan hayatların üzerine bir evlilik olacak benimki de ondan. Pek anlayamadınız tabi şimdi, biraz komplike bi durum bu. Yaşlı ananem ve koah hastası gözümün nuru dedemle aynı evdeyiz, babam zaten yıllar önce seçimini yapıp uzaklaşmış annemse babamdan yıllar sonra yeni yaşam denemeleri için bir süreliğine yanımda olmaya ara vermişti. İkisi de haklı, aynı kızlar gibi...
  Gelelim bizim mevzuya, ee hal böyle olunca ben bu izlediğim bloglardaki arkadaşlarımın üzüntülerine imrenerek bakar oldum. Keşke ve keşke.. ler arasında gidip geldim. E kızım sen deli misin özenilir mi hiç üzüntülere diyecek olursanız e sizde haklısınız.!
  Ben iki aya kadar evlenirim, şuan bu blogu yazdığım oda da arkamdan toplanır gider, ev de... Benden geriye bişey de kalmaz tabi, evdeki gereksizler belki eskiciye gider belki de ihtiyaç sahiplerine. Neyse ben yatağımı götürürüm kendi evime, eskiye dair bişeyi yanımda götürmüş olurum ve üzülmem geride kalanlara. Zaten ne kaldı ki benden başka:)
  Gecenin bir vakti aklımı kurcaladı bu düşünceler, öylesine yazdım işte:)


17 Ağustos 2011

HEDİYEE

 Ne hoş bi elbise bu,model kız pek bi saf sırıtmış ama elbiseye odaklanıyoruz şuan, kızı boş verelim:) renkli televizyonlarda eskiden çıkan yayın bitmiştir ibaresi gibi. Tüm renkler içinde:) Siz de beğendiyseniz çekilişe katılıp bu güzel elbiseye sahip olmak için: işte buraya tıkk!!



Bu akşam ATV izleyin!!


  Bu akşam Yiğit Özşener'in sunduğu ' Sen Hak Ediyorsun! ' yarışmasında çok sevdiğim manevi annem Emine Cebeci için yarışılacak. Emine Cebeci , 17 Ağustos gecesi oğlunu kaybeden çok geniş yürekli, iyi niyetli, yardımsever insan. O bizim iyilik meleğimiz. Her anımda yanımda olan teyzem için şans dileyin!! Çünkü o hak ediyor!!

 

12 yıl önce... 12 yıl sonra...

  Geçip giden zamanları bir yerlerde bulsamm...
  Sabahtan beri dilime dolanan bir şarkı.. Ne de çok severdik!
  Dilimin dönmediği, adını söyleyemediğim zamanlar nanum dediğim ablamla bu şarkıyı ne de çok söylerdik.
  Şimdi geçip giden zamanlara bakıyorum bir Ağustos gecesine. Saatin 3.02'sine.. 12 yıl öncesine..
  Büyüdüm diyorum, 45 saniyede değişen bir hayat, şimdi yaşadığım şehirle tanışma, burada büyüyüp, burada aşık olma. 12 yıl sonrası, acılar hafifler mi bilinmez ama unutmak mümkün değil. Unutmamanız Dileğiyle...



 
     Keşke geçen 12 yılda alınan tedbirler, değişen sistemler ve yasalar olsa. Belki o zaman umutlu olurdum bir depremin, küçük bir çocuğun hayatında , kalın kalemlerle yazılmış altı çizili bir 'kaderi-kederi' olmayacağından. Ne yazık ki değilim...Ne yazık!


15 Ağustos 2011

**Ev-lenmek**

  15 Ağustos gününe uyandı bugün Dünya. Ufacık hayatlarımızda Dünya'daki yerlerimizi düşünürken, geçen günlere dair kafamda binlerce düşünce var... Hazırlıklarımız hızlandı. Boncuğum'la hayallerini kurduğumuz ''o'' geleceğe öyle yaklaştık ki... Bu süreçteki halimizi en iyi tanımlayan sıfatlar: ''heyecanlı'' ve ''düşünceli'' olurdu herhalde. Öyle ki bir yandan -Tamam işte mutlu olmalıyız, her şey yerli yerine oturuyor ve çok kısa bir süre sonra rahatlayacağız diye düşünsek de diğer yandan - Nasıl, ne şekilde ,öyle mi böyle mi derken sıkılıyoruz.

 Kapıyı araladık, içeride beraber yaşayacağımız ev gözüküyordu. Büyük camlardan içeriye süzülen güneş kapıda karşıladı bizi.


   - Ne güzel dedi, Hoş geldiniz!. Meraklı gözlerle bakıyorduk, birbirimizi unutup farklı odalarına girdik evin ayrı ayrı gezip odanın birinde karşılaşınca gülümsedik.
   - Evet! dedik. Ev, biz seni sevdik:) Şimdi misafircilik oynadığımız evlerimizde düşüncesindeyiz ''yeni'' - ''geleceğin''.

  Yıl: 14.07.2006
  -Olur mu dersin tam 5 yıl var önümüzde , biz ''Biz'' olur muyuz?
  -Olmalı!
  -Oldu!




10 Ağustos 2011

Wish List: SMEG

    Akşam saatlerine iyice yaklaştığımız bu vakitte orucun da etkisiyle kendimi buzdolabı ararken buldum:) Evimiz tutuldu bilmeyenlere müjdeyi buradan duyurabilirim değil mi? Sıra geldi mobilya, televizyon, beyaz eşya( ya da renkli eşya ) bıdı bıdı arayışlarına.

     Buzdolabı dediğimiz nedir ki yiyecekleri saklayan bi' kutu. Zaten oldum olası görüntülerini de sevememiştim. Soğuk dolap, koca dolap !! Gelir mutfağın bi köşesine yerleşir hareket bile ettiremeden öylece yıllar boyu kalır. Ama smeg, gronje vee arçeliğimizin de atılımlarıyla vintage aşkım canlanmadı değil!!

                                                      EVEEETT!! NEDEN OLMASIN??



           Kırmızı parlak buzdolabı gronje marka. Aynı dolabın renk seçenekleri arasında krem rengi de var.


       Smeg'ler tam bi retro havası taşıyor. Renk seçenekleri de oldukça fazla:) Ancak son trend deluxe buzdolablarındaki çoğu özellik yok tabiki de ve iç hacimleri küçük. Ama bu olumsuz özellikler onların -bir buzdolabından beklenmeyecek şekildeki- ''şirin''liklerini yok edemez.


                                       


5 Ağustos 2011

Eğer Yapabilseydim...

                                               1. Şu şirin cup cakelerden yapabilmek isterdim.


                                                 2. Artistik buz pateni yapabilmek isterdim.



                                                   3. Saçlarımı işte böyle örebilmek isterdim.


                                      4. Kendi gelinliğimi, kendim tasarlayıp dikebilmek isterdim.



                                            5. Bu post'u size şuradan yazabilmek isterdim.


                                                           Ama bunların hepsi hayal tabi:(

4 Ağustos 2011

**Kararsız**

  Hava bunaltıyor yine pek sıcak! Odamda sessiz sakin otururken, bu güzel blogta beni beklerken, uyumakla yazmak arasında gidip geliyorum..

 
         Postun adı kararsız, ben kararsız:)

2 Ağustos 2011

French Furniture

 
   Hi everybody


  My favorite style is what i called 'french country shabby chic.' I love the soft colors from the French influence and the old worn look of what we now call "shabby chic". The wonderful thing about French country shabby chic is that this is one decorating style that can absolutely catapult you into a different atmosphere.








   If you find a piece of furniture that you like but it doesn't fit your color theme exactly - you can always buy it and paint it yourself. Use sandpaper to rub some of the edges of paint off after drying to give it that "shabby" look (my favorite look!!)










     In Turkey, is very difficult to find them.I am going to marry soon but I have no idea where to find this kind of furniture. I know a few places like mudo concept, tepe home, alev pilevne's design and ofcourse Laura Ashley. However;prices are extremly high:( 







                                                       And that's my dream room...



       I wish to have what we want is not so difficult! And then they say: ''if it is easy, wouldn't be valuable.'' 
 ***p.c Sorry for my mistakes:)